4 Temmuz 2012 Çarşamba

PARAYA BAĞLI BİR MÜZİK ANISI

PARAYA BAĞLI BİR MÜZİK ANISI


               Üniversitede okurken ekonomiye giriş dersimizin hocası Onur KUMBARACIBAŞI bizlere ara ara ders dışı bilgiler verir veya ;o anda sanki konuyla alakasızmış gibi görünen anekdotlar anlatırdı. Bunu da o kadar ciddi bir yüz ifadesiyle yapardı ki, biz o anlatılanların içindeki yerine göre öğüdü, yerine göre ironiyi yada yerine göre ibret alınacak bir durumu yıllar sonra ve hasbelkader yaşımız ilerleyip, bizde biraz hayat ustası olunca anlamaya başladık.
                Bir dersinde uzun  uzun grafiklerle, tablolarla, denklemlerle başlangıç ekonomisini anlatırken birden elindeki tebeşiri yere attı ve şöyle dedi;
-"Aslında çocuklar, her şey birikime yani zenginliğe, kısaca paraya bağlıdır. Şimdi bizim ülkemizin kişi başına milli geliri 950 dolar.Adamların 20.000-30.000 dolar. Bu ekonomik denge içinde bağımsızlığınız filan olmaz. Hür ve bağımsızız diyerek kendinizi kandırırsınız. Önce ne yapıp edip hiç olmazsa 10.000 dolara çıkmamız lazım."
                Sene 1978. Ben üniversiteye başlamışım. Şimdilerde televizyonda SEKSENLER diye bir dizi var. İnanın gözlerim dolu dolu seyrediyorum. Bu günün gençleri olan çocuklarımızla aramızda öyle bir hayata bakış açısı uçurumu oluştu ki; sanki bizler onların yanında uzaydan gelmiş gibi kaldık. En basit iletişim biçimini bile sağlayamıyoruz. Nasıl olsun ki bizler kişi başına 950 dolarlık gelir düzeyinin çocuklarıydık. Bunun öyle acı anıları vardır ki bunca yıl sonra bile hatırladığımda kalbimin sızladığını hissederim.
                 Lise sonda müsamere yapacağız. Öyle şimdiki gibi her okulun kendine ait pahalı ve lüks ses düzenleri, amplifikatörleri, kabinleri, enstrümanları falan yok. Eğer bir şeyler yapmak ve ortaya çıkmak istiyorsan herşeyi kendin yapacaksın. Elemanları bulacaksın, enstrümanları bulacaksın, kendin finanse edeceksin, taşıyacaksın, tüm bu hamballıktan geriye vakit kalırsa da müzik yapacaksın. Bizler yinede Bahçelievler de yaşadığımız için biraz daha şanslıydık. Hiç olmazsa etrafımız vardı. Arkadaşlarımızdan  birinin abisi müzisyendi. O zamanın en lüks otellerinden biri sayılan Ankara'daki MARMARA OTEL'inde program yapıyorlardı. Sırf bize acıdığı için; birazda oğlan kardeşinin popülaritesini düşündüğü için aletleri bize bir on gün kadar prova yapmak ve bir gecede müsamerede çalmak karşılığı 400 liraya kiraladılar. Şimdi gülebilirsiniz ama 400 tl (dört yüz lira) bize göre bir servet. Evlerimizde akustik aletler var ama böyle elektronik düzenleri ve gitarları, orgları ilk defa görüyoruz, elimizi sürüyoruz. Hepimiz huşu içindeyiz.
                  Okulumuzun iki numaralı müzik hocası aynı zamanda Md. yardımcısı Saime AKYOL, aynı binada komşumuz. Hemen ona koştum durumu heyecanla anlattım. Beşinci sokakta bir apartmanın bodrum katında çalışıyoruz. Zaten zar zor bir araya getirdiğimiz paranın önemli bir kısmı at arabasına gitmiş. Aletleri o bodrum katına taaa çiftlikteki marmara otelinden zar zor anca atabilmişiz. Orda müsamereye kadar çalışacağız. Sonra hadiiii ordan tekrar at arabasına okulun toplantı-müsamere salonuna, sahneye.
                  Durumu kısaca Saime hanım teyzeye anlattım. Aynı zamanda annemizin yakın bir arkadaşı olan Saime AKYOL sırf bir tanıdığın oğlu olduğum için ve benim gözlerimdeki o hırs pırıltılarını gördüğü için hayır diyemedi, bizide programa dahil etti.Bir taraftan harıl harıl çalışıyoruz ama orkestranın profesyonel ağbileri bizden daha çok aletlerin başında. Onlarda haklı. 400 tl ye tamah edip bize kiralamışlar, biz bozarsak, kırarsak hiç bir işe yaramayacak. Neyse onu idare et, bunu idare et müsamere gününe 2 gün kaldı. Bizde  ilk olarak o zamanın en popüler parçalarından biri olan " Kıskanç" şarkısını çalıp söyliyeceğiz. Arkasından da harcıalem  bir oyun havası.
                  Saime hocaya rica ettim. Bizi kırmadı. O bodrum katına kadar geldi. Bizde o kısa basit repertuarımızı ona çaldık. Artık ne desin oluru verdi. Bu arada deli gibi para toplamaya çalışıyoruz. Para 350 tl oldu bir  kuruş artmıyor. Çıldıracağız. Hepimiz evlerimizdeki eski püskü kendimize ait şeyleri sattık anca 20 tl oldu. Bu arada okulda bizim sahneye çıkacağımız kulaktan kulağa yayılmış, yani artık ne yapıp yapıp o gece o sahneye çıkmamız lazım. Ama kör olası 30 tl yok. Sonuçta parayı denkleştiremedik.Orkestraya aletlerini sapasağlam teslim ettiik.
                   Durumu Saime hocaya anlatmam lazım. Büyük tenefüste müdür beyin yanında olduğunu öğrendim. Korkarak kapıyı çaldım. Kıpkırmızı bir suratla hazırol vaziyetinde olayı kotaramadığımızı malesef programın değişmesi gerektiğini kendimce anlattım. Bana öyle bir bakışları vardıki, o genç yaşımda hemen orda ölmeyi çok istedim."Zaten işe yaramaz adamlarsınız, sizin böyle bir şey yapacağınız tahmin etmiştik, haddiniz olmayan işlere girişirseniz sonu böyle olur" der gibi uzun süre yüzüme baktılar. Bağırıp çağırsalardı, aşağılasalardı, kızsalardı bu kadar kötü olmazdım. Şimdi düşünüyorum. 52 yaşındayım. Evim elektronik laboratuvarı gibi. Yıllarca bir odyo frekans mühendisi gibi kendimi yetiştirdim. Abartmayım ama belki onlarca anfi yaptım. Çoğunu hediye ettim. Elektro gitarlar, orglar aldım. Şimdi işi bilgisayardaki paket programlara döktüm.
                     Şu talihin cilvesine bakınki ne oğlumun nede kızımın müzikle zerre kadar ilgileri yok. Benim başıma gelen şimdi onların başına gelecek; inanın Ankara'daki müzik mağazalarını o sahneye yığarım.
                      Yıllar yılları kovaladı. Gümrük muafiyetleri kalktı. Türkiye'de herşey hem bol hemde ucuz oldu. Geçen gün Konya sokakta alışveriş yapmaya gittim. Bir mikser devresinin tüm entegrelerini, transistörleri ve trafolarını 300 tl'ye aldım geldim. İçimde buruk biz sızı, kulaklarımda Onur hocanın adeta umutsuz bir tavırla tebeşiri yere atarken söyledikleri. Aklımda da sabahki gazetede okuduğum ekonomi haberi, "Merkez bankası kişi başına milli gelirin 2012 itibariyle 10.600 dolara çıktığını ilan etti."
                      Herşeye rağmen bu ülkeden umutluyum. Yeğenim mekatronik mühendisi olarak Amerika ya gidiyor gelecek ay. Diğer yeğenim İzmir'de  hastanede çalışıyor. Benim çocuklar okuyor.Bizim yapamadıklarımızı onlar yapacak.
                      Bu ülkeyi seviyorum... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yayınlanan Yazıları Nasıl Buluyorsunuz?