16 Temmuz 2012 Pazartesi

BİR ARABA HİKAYESİ

Renault 12 Orjinal Fransız 1976 Model

       Ablamla aramızda beş yaş fark vardır. Ablam on sekiz yaşına geldiğinde artık Ankara da da ihtiyaç olduğundan zamanın en modern arabası olan 76 model bir Reno aldık. O aralar annemde ehliyet var, ablamda ehliyetini yeni almış arabayı genellikle ablam kullanıyor. Bende on üç yaşındayım hemde oğlan çocuğuyum, ara ara arabayı alıp mahalle içindede olsa biraz dolaşmak istiyorum. Ablamda haklı olarak benim, arabaya bir zarar vereceğimden korktuğu için bana vermek istemiyor.
      Ama ben çocukca bir inatla arabayı alıp ara ara dolaşıcam diye tutturuyorum. Bu böyle devem edince ablam bıktı usandı kendince olaya kesin bir çözüm bulmak için bana bir oyun tezgahladı.
      Bir gün annem  iki sokak altımızda oturan Yüksel hanım isminde bir ahbabına gündüz güne gitti. Ordanda eve telefon etti,

"Gönül akşama beni gel al" dedi.

Bununda sebebi mesafe yakın olmasına reğmen yanında hacı annemle babaannem vardı.Yaşlıları yürütmek istememiş. Ablamda bana, bak dedi hadi sana bir fırsat yakında bir yer olduğu için arabayı oraya sen götür Hakan dedi. Şimdi eskiler bilirler. O zamanki binek tip Reno otomobillerin motor susturulduğu anda direksiyonu kitlenirdi. Ben arabayı güzelce sürerek götürdüm. Yüksel hanım teyzelerin evinin önüne park ettim. Düzgünce marşı kapattım. Ablam şöyle indi tekerleklere baktı Hakan tekerlekleri düzelt kaldırıma paralel olsun dedi. Tabi ben arabanın o özelliğini bilmiyorum ya tam arabanın tekerini düzeltirken direksiyon çat dedi kitlendi. Ablam yolun ortasında bir velvele kopardı. İşte dedi yepyeni arabayı bozdun. Ben mahvoldum şimdi, ben babama ne diyeceğim? Ben on üç yaşındayım elim ayağım titredi, yani utanmasam sokağın ortasında ağlıyacağım. Baktıki ben çok kötü oldum, neyse dedi sen sesini çıkarma annemle babamada hiç birşey söyleme senin arabayı bozduğunu bende söylemeyeceğim ben bu işi sessizce halledeceğim. Ben bir sevindim bir sevindim, büyük bir dertten kurtulmuş gibi oldum. Aradan onbeş, yirmi gün geçti ablam artık bu çocuk herşeyi unutmuştur diye bana yaptığı numarayı söyledi ben aslında böyle böyle yaptım diye o aslında arabanın bir özelliğidir anahtarı yuvasına sokunca direksiyonu kımıldattınmı yeniden açılıverir. Ben için için çok bozuldum. Hiç bozuntuya vermedim, eh dedim ben bunun hesabını sorarım için için Sabırla bir on onbeş gün bekledim. Tabi bu arada o da unuttu herşeyi. O zamanki arabamızın bir taneside yedek olmak üzere iki çift anahtarı vardı. Bu arada bende arabanın özelliklerini iyice öğrenmeye çalıştım. Bir gün bir özelliğini fark ettim. Arabanın kapılarını kitledikten sonra yedek anahtarıda arabanın içinde bırakırsam ve ondan sonra kapıları kapatırsan artık arabanın içine girme imkanı yok. Babam daha o zamanlar çalışıyor bazı akşamlar eve kendi geliyor bazı akşamlarda ablama telefon ediyo gel beni al diyor. Yine bir akşam annemide alıp bir ahbablarına gece oturmasına gideceklerdi. Babam eve ablama telefon açtı, Gönül hemen gel beni al dedi. Ben fırsat bu fırsat dedim yedek anahtarın yerini biliyordum, ablam tam aşşağı indi bende gizlice yedek anahtarı alıp indim. Ablam tam arabayı çalıştırdı ben yanına gittim abla dedim annem seni çağırıyor hemen yukarı çık. O nasıl olsa hemen ineceğim diye anahtarları marşın üstünde bıraktı. İkinci deste anahtarlarda benim cebimde. Ablam yukarı çıkınca bütün kapıları özene özene kilitleyip ikinci desteyide koltuğun  üstüne atıp bütün kapıları kapattım. Ondan sonra okulun bahcesine yürümeye gittim. Daha sonra işitiyorum ablam gelmiş bakmış kapı kapalı içi rahat nasıl olsa yedek anahtarda var diyor, eve çıkmış bakmış anahtar yok, tekrar iniyor yapabilceği hiçbirşey yok. Bu arada gidecekleri gezme onemli babam telefon üstüne telefon ediyor hadi nerde kaldın diye. Ortalıkta kıyamet kopuyo tabi babam iyice sinirlenmiş ablama veriyo veriştiriyor. Ablam ne olduğunuda anlamamış olayı kendi hatası zannediyor. Oda aynı benim bir önce ki halim gibi yolun ortasında ağlıyacak hale gelmiş. O zamanki Renolarında bir özelliği vardı. Kapı anahtarları birbirini açardı. Çağresizlik içinde kıvranırken bizim sokaktan geçen bir reno arabasını şöförü arabayı durduruyor aşşağı iniyor durumu soruyor. Anahtarını çıkarıp bizim arabayı açıyor.

       Bir on gün kadar sonra falan bende olayı ablama anlatınca beni boğmaya kalktı. Hemen dip odaya babaannemin yanına kaçıp kapıyı içerden kitledim. Kapının önünde saatlerce bağırdı kapıdan çıkınca seni boğacağım dedi.
Ben hiçte korku içinde değildim. Bende içerde yaptıklarımdan gayet memnun kıs kıs güldüm.

1 yorum:

Yayınlanan Yazıları Nasıl Buluyorsunuz?