5 Temmuz 2012 Perşembe

GÜLMEK

                Hazır cevap, esprili, dolayısı ile komik insanlara kadın olsun, erkek olsun hayranım. Bu hayatta gerçek bir erdem varsa oda insanları güldürebilmektir. Zaten biz şark toplumlarının genel derdi günlük hayatımızın acı, keder, gam, kasavetle dolu olmasıdır. Yaşam zor, geçimzor, sorunlarla başetmek zor, herşey zor. Bu yüzden bana göre insanları samimi olarak güldüren, rahatlatan tek bir yazı, tek bir şaka, tek bir espri altın değerindedir.

                Rahmetli Oğuz Aral bir televizyon söyleşisinde söyle demişti:

-"Espri hapşırık gibir. Geldiği zaman zaten tutamazsın. Diğer taraftan illa komik olucam diye zorlada hapşıramazsın."
                 
                 Ben burdan şunu anlıyorum taammüden espri olmuyor. Yani düşüne taşına, planlayarak, ayarlayarak komiklik üretemiyorsun. Bir tıp makalesinde de esprinin daha teknik bir tanımı şöyle yapılmıştı:

-"Espri beynin düzgün çalışan düşünce yapısında anlık bir kısa devredir. İnsan duyduğu her sözü önce mantıklı, sıralı ciddi olarak algılıyor. Bunu bozan bir kısadevre olduğunda olayı her zamanki methoduyla çözemediği için gülmek şeklinde bir tepki verir."
                  Hep merak etmişimdir kendimizin dışında başkalarının başına gelen ani kazalar istesekte, istemesekte bizleri yerlere yatırır. Neden?

                   Karlı, buzlu bir kış gününde on adım önümüzdeki çok şık ve frapan bir bayan burnunun üstüne boylu boyunca yere kapaklandığında gülmeyecek tek bir babayiğit varmıdır acaba?Oysa aynı pozisyonda biz düşmüş isek gülmediğimiz gibi gülenlerede için için öfkeleniriz. Vicdanlı olanlarımız içinde bulunduğu durumdan hoşnut olmaz. Düşene gülmemesi gerektiğini bilir, kendi kendine kızar ama bunların hiçbirisi kahkahayı koyuvermesine engel olmaz. Buna durum komiği deniyormuş.

                   Dahada ilginci okul sıralarında ki gülmedir. Altı yedi saat iyice yorulmuş beyinler son derste iflas bayrağını çekerler. O saatten sonra kendini kontrol etme yeteği biter. Hiç bir sebep, hiç bir olay, hiç bir neden yokken birisi"gık" diye belli belirsiz iste dışı bir ses çıkarır. Orda film kopar. Bütün sınıf otokontrolunu kaybetmiş bir şekilde kendini yerlere atar. Yaklaşık kırk elli kişi neye, kime, neden güldüğünü bilmeden ders sonuna kadar çatlarcasına güler. Hepimiz yaşadık. Ben kendini tutamayıp altına kaçıranları da bilirim.

                    Babam Fransa'da bir revüde gördüğü gösteriyi anlattı. Bir adam hiç bir dekorun, yardımcı elemanın olmadığı bomboş bir sahneye çıkar ve seyircilere bakarak gülmeye başlarmış. Başlangıçta son derece absürd olan bu durum, gülemedikleri; daha doğrusu olayı anlayamadıkları için seyircilerin asabını bozuyormuş. Bir süre sonra (ki sahnedeki adam bu arada aralıksız kahkahalar atıyor) seyircilerin asabı iyice gerilir ve sırf sinirden bir ikisi gülen adamın kahkalarına kendi kahkahaları ile cevap verirmiş. Bir işaret fişeği gibi bu ses tüm salonu etkiler o saatten sonra tüm seyirciler bir daha susamamak üzere yerlere yatarlarmış.

                    Şimdi o sahneyi düşünüyorum da eğer sahnedeki adam programını biraz uzatsa o salonda kalp krizi geçirenler bile olabilir. Hatırlarsanız Charly Champlin filmlerini defalarca seyrettiğimiz halde; hatta sahneleri ezberleğimiz halde her defasında ilk defa görüyormuşuz gibi gülmekten yerlere yatarız. Birde insanın gülmeye kendini psikolojik olarak hazırlaması var. Hiç kimse bir komedi filmine yada tiyatrosuna ağlayacağım diye gitmez. Kendinizi gülmeye hazırladınızmı eninde sonunda mutlaka gülüyorsunuz.

                    Komiklere aslında ben biraz acırım. Çünkü komiklik artık o sahne sanatçısına veya film artistine yapışır kalır. Toplum artık onunda senin benim gibi normal ve kendi hayatında ciddi olan bir insan olduğuna inanmaz. Bir komedi makinesi gibi ondan hep komiklik bekler. Halbuki oda bir insandır. Morali bozulabilir, canı sıkılabilir, veya yorgundur.

                    Gerçek yüzünü gösterdiği anda mesleki kariyerinin tehlikeye girme riski vardır. Ben bir komedi sanatçısının performansını izlerken gözlerine bakarım. Çoğu zaman o gözlerde kendisininde eğlendiğini göremiyorum. Ne kadar içler acısı bir durum değil mi?

                    Hep merak etmişimdir. Komedi dünyasının o meşhur insanları evlerine döndüklerinde ailelerine espri, şaka yapma izni verirler mi, yoksa evlerinde her türlü komiklik girişimi yasaklı mıdır? Türk toplumunun gülen bir toplum olmasını hepimiz isteriz. Ama bu sinir bozukluğundan kaynaklanan marazi bir gülme değil, mutluluktan , hoşluktan kaynaklanan, sağlıklı insanlara ait bir gülme olmalı. Temennmiz bu yönde. Ben kendi adıma herkese hoşluktan kaynaklanan sağlıklı gülmeler dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yayınlanan Yazıları Nasıl Buluyorsunuz?