İNSANLAR YALNIZ, İNSANLAR TEK BAŞLARINA, DOST YOK,
ARKADAŞ YOK, BÜYÜK METROPOLLERİN KADERİ BU.
İNSANLAR BİRBİRLERİNDEN KORKUYOR, SADECE DOSTLUK HAYALLERİ KURUYORLAR
-"Anne koş,koş,gel çabuk amaaaa!...
-"Ne oldu oğlum ne gördün dışarıda?"
-Çabuk babamada haber ver, ikinizede sevineceğiniz bir haberim var. Daha doğrusu
göstereceğim."
-"Bu telaşın nedir oğlum?
-"Baaak! Gördünmü! Dönmüşler yine aynı şekilde camın önünde hep beraber
oturuyorlar."
-Bakayım...Aaaaa! Hakikaten dönmüşler sevindim bizim seyir eğlencesi başladı
yeniden"
-Ne bu bağırış,çağırış hanım? neden heyecanlandınız?"
-Gel kendin bak."
-Nereye?"
-Nereye olacak,caddenin karşısındaki binada kasabın üstündeki dairenin köşedeki
odasına."
-"Yani bizimkileremi?Dönmüşlermi yine aynı vaziyette caddeyimi seyrediyorlar?"
-"Ve bizi!..."
-"Şunlara bir hoşgeldin eli sallayayımmı?"
-"Aaaaa! Olmaz oğlum tanışmıyoruz, görmüyoruz,çok ayıp olur.Sonra ne
derler?...Resmen laf
atıyormuş gibi."
-Anne! Neden biz artık onlarla tanışmıyoruz.?"
-"Oğlum,tanımadığımız,bilmediğimiz insanlar,durup dururken biz sizinle ahbap
olmak istiyoruz
denmezki; gerçi şöyle karşıdan temiz insanlara benziyorlar ama bu devirde belli mi
olur?"
-"İnan bak ööööyle bize bakıyorlar,hep beraber ;bahse girerim onlarda bizi merak
ediyorlardır."
* * *
-"Annecim evini özledinmi?"
-"Ne yalan söyliyim kızım özlemişim.İnsanın kendi evi gibisi yok.Bak
karşıdakinlerde yarım saattir
bize bakıp,bakıp aralarında hararetli,hararetli konuşuyorlar.Eminim tatilden
döndüğümüze
sevindiler.Nede olsa tanış sayılırız artık."
-"İlahi anne;neler düşünüyorsun,nerden tanış olucaz ayol!...Sadece camdan,cama
bakışıyoruz.
Uzun zaman bekledim,kadın bir bakışları ile selam verip,gülümsemedi bile."
-"Bak sen demek <bekledin!...> öylemi.?Yani sende ahbab olmak istiyorsun yani!..."
-"Diyelimki ahbab olmak istedim.Nasıl olucaz.Kapılarını çalıp biz sizinle ahbablık
yapmak istiyoruz mu diyeceğim.Deli olduğumu sanacaklar."
-"Hah! Bak işte gene camın önüne portatif masayı koydular.Yemeğe
oturuyorlar.Amma keyifli
insanlar haaa!..Başka yerde yemiyorlar."
-"Ondan değil o kızım. O genç;Allah kimsenin başına vermesin böbrek hastasıymış
yenide hastaneden çıkmış,biraz zor yürüyormuş.Onu kıpırdatmamak için camın
önünde yiyorlar
-"Maşallaaaaah,maşallah! Ya! annne oturduğun yerden bu kadar malumatı,nasıl ve
ne zaman topladın? Pes yani."
-"Bizim alttaki kasaba sordum.Geçen gün eve et sıparişini getirmişti,biraz otur
dedim, lafladık.
-"Kadın çok zenginmiş,sırf oğlunun yanında olabilmek için bu evi satın almışlar."
-"Neyse! Bizde yemeğimizi yiyelim .Aslında bizde aynı durumda sayılırız.bizde
senin yanında yiyoruz. Kıza haber vereyimde gelsin sofraya otursun artık."
* * *
-"Bak anne onlarda camın önüne masayı kurdular, Farkındamısın? Hep aynı
saatlerde yemek yiyoruz."
-"Onlar üç nesilmiş, o yaşlı kadın anneanneleri, konuştuğu onun kızı, birde ara, sıra
genç bir kız görüyoruz ya! O da torun, bu kadının kızı. Bir arada yaşıyorlar.
Babalarını hiç görmedim, burada kirada oturuyorlarmış.
-"Yani hanım bu kadar işin,gücün arasında bu bilgileri nasıl elde ettin,sana hayret
ediyorum."
-"Bizim kapıcı sabahları o apartmanada ekmek ve gazete dağıtıyor. Ona sordum.
O da anlatıverdi."
-"Madem öyle git ,kapılarını çal,ben sizinle komşuluk yapmak istiyorum de."
-"Oluuurr!...sonra bu kadın aklınımı oynattı desinler. Her işin bir yolu, yordamı
vardır. Yoldada karşılaşmıyoruzki!... selamlaşma falan derken bir konu oluşsun.."
-"Böylede ahbablık ediyoruz nerdeyse. Sadece konuşup, selamlaşmıyoruz. Sen
pilavdan bir tabak daha ver, güzel olmuş."
-"Sağol bey.Afiyet olsun."
* * *
-"Amma gürültü var sokakta yahu!..Bugün ne oluyor böyle anne?"
-"Bilmem ama karşı binanın önüne insanlar birikmeye başladı,hayırdır inşallah."
-"Aaaaa! bir ambulans geldi.Kime geldi acaba?
-"Anne bak ambulans karşı binanın önünde durdu.Ben çok endişelenmeye
başladım.Senin üç
nesillerin evine gelmiş olmasın bu ambulans sakın!..."
-"Ben gidip bakıcam. Aaa bak bizim kapıcıda kalabalığın arasında. ben şuna bir
sorayım."
-"Oğluuuuum,evladım bir bak bakıyım."
-"Buyur anne."
-"Evladım kim hasta?"
-"Zakiranım anne,durumu çok ağırmış,öyle diyorlar."
-"Zakiranım kim miş evladım?"
- Hani şu kasabın üstündeki dairede ,kızı ve torunuyla oturan yaşlı teyze var ya!..."
-"Ayyyy! o mu? tüh, tüh, tüh, çok üzüldüm inanki. Çok etkilendim ya."
-"Tanışıyormuydunuz annecim?"
-"Yok oğlum ama karşıdan devamlı görüyorduk birbirimiz.Çok sakin ve iyi bir
hanıma benziyordu"
-"Şimdi Allah var çok asil insandı."
-İnşallah kurtulur.Hastaneden çıkabilirse, mutlaka geçmiş olsuna gitmeyi
düşünüyorum.
-"Çok üzüldüm,zavallı kadın."
* * *
-"Anne karşıdaki üç nesillerin camına demin tanımadığım bir adam kocaman bir
KİRALIK ilanı astı."
-"Yaaaa! vah,vah,vah! Zakiranım vefat etti o zaman.Çok kötü oldu.İyi bir insanmış.
Ben bugün onlara eren yemeği götüreceğim.Artık tanışmak için geç bile kaldık."
-"Bencede iyi olur anne. Nede olsa iki senedir şu mahalledeki tek komşumuz
sayılırlar.
* * *
-"Geç kaldık, hemde çok geç kaldık çocuklar. Zakiranım hemen o gün ambulasında
vefat etmiş.
Bügün sabahtan evi boşaltmışlar nereye taşındıklarını mahallede kimse
bilmiyormuş."
-"BİLİYORMUSUNUZ çocuklar ben bu mahalleyi hiç sevmedim.
-"Bence de haklısın anne."
-"İnsan bu şehirde yalnızlaşıyor."
-"Ne yapalım oğlum yeni insanlık düzeni bu!....
-"Mecburen bizde uyucaz."
SON
Hakan Kırbaş
İlk adımı o atsın diyen korkak ve çekimser duruşlar.yüreklerde oluşan sevginin hiç tanışmadan yeşermesi.öyle bir toplum olmuşuz ki hep güvensiz hep çekimser ve neticede kurulamayan ama kaybedildiğinde yürekte derin yara açan keşke tanısaydım denilen dostluklar komşuluklar.çıkarsız beklentisiz insani duygular.nede güzel anlatmış rahmetli saygıdeğer hakan kırbaş bey.bir solukta okudum mekanı cennet olsun
YanıtlaSil